AYMNET
Ana Sayfa
Hakkımızda
Üniversite Onaylı
Düzce Teknopark Üyesidir
Gerçek Bir Hikayedir
Yerel ve Ulusal Basın
Üyemiz Olun
Resim Galerisi
Bize Ulaşın
AYMNET Ailesi olarak maddi özgürlüğünüze ulaşmak, başarılı bir kariyer yapmak, hayatınıza değer katmak için size bir fırsat sunuyoruz. Zaman kaybetmeden sizde değişime katılın.
Gerçek Bir Hikayedir

Başarının sırrı: Vazgeçmemek!

 


Sayın İlhan Sağlam bugünlere nasıl geldiniz? 
"Başarının sırrı vazgeçmemek! 'Bana işin ne?' diye soruyorlar. 30 yıl öncesinin eski bakkalıyım. 18 yıl önce çalışkan ve hırslı bir bakkaldım. Esnaf Odası, Ticaret Odası yönetimlerinde yer aldım, siyasi parti kuruculuğu yaptım. Otomobil bayiliği kurdum. Nakliye ve market zincirim vardı... Adapazarı'ndaydık.  Bir gece zengin yattık. Sabah fakir kalktık. Marmara depremi olmuştu. Her yer yıkılmıştı. İnsanlar ölmüştü. Günde 45 bin lira ciro yapan marketler 50, 60 lira ciro yapar olmuştu. Tefeciden, elden, bankadan aldıklarımla borcum 600 bin dolara çıkmıştı..."

Yani batmıştınız!

"Evet... Markette kara kara düşünürken bir asker arkadaşım daldı içeri 'Devrem çok manyak bir iş buldum, çok para kazanacağız' dedi... Mümkün değildi, hiç inanmadım, onu kırmamak adına bir net work toplantısına gittim. Anadol kamyonette karpuz satıyordum. Kamyoneti otelin arka sokağına park ettim. İlk katıldığım toplantıydı. Adamın biri ayda 300 bin lira kazanıyordu. Yanına gittim, dokundum. Onun da iki eli, iki ayağı vardı, bizim gibiydi. İlk orada kötü beslenmenin ne olduğunu ve obezite sorunlarını öğrendim... Sağlığa harcanan parayı da! 'Bu geleceğin sektörü' dedim..."

BİTLİ OTELLERDE YATTIM!

Başlarda ne gibi sorunlar yaşadınız?
"Başta bilemedim. İnsanlara gittim; '7, 8 kilo vereceksin' dedim... Adam döndü, 'Bende boy var' dedi... Kimileri yemeği sevdiğini, kimisi ise kocasının onu öyle sevdiğini söyledi. Duvara toslamıştım. 'Bu işte bir yanlışlık var eğitime gitmem, öğrenmem lazım' dedim. Eğitimde küçük küçük püf noktaları olduğunu öğrendim. Mesela insanlara 'Çevrende kilo sorunları olan insanlar var mı?' demeyi... Sonra 'iş satayım' dedim, kahvehanedekilere işi anlattım. Hepsi güldü, geçti, 'Titan bu' dediler. Adapazarı sokaklarında el ilanı dağıttım. 8 ay Adapazarı-İstanbul arasında mekik dokudum. Trenlerde yattım. Hastane koridorlarında hasta bekler gibi yattım. 1 yıl 1 liraya insan tarttım... Bir süre sonra gelirim arttı... Sokaklardan kurtuldum, birkaç yıl otellerde yattım. Otel dediysem, öyle lüks filan değil, bitli, travestilerin kaldığı otellerdi. Ben onu da fırsata çevirdim. Hepsi müşterim oldu, onlara çok ürün sattım. Kazandığım tüm paralar borca gidiyordu. En az 3 yıl telefonumu kapattım..."

Çok zor bir süreçmiş, hiç vazgeçmeyi düşündünüz mü?

"Mazeret üretmedim, eğitimlere katıldım. İşimden asla vazgeçmedim. Beni geride kötü bir hayat bekliyordu. Borçlar vardı. Başarmanın birinci yolu İngilizce söyleyeyim; 'No problem!' Özetle ölümden öte köy yok!..  Eğitimlerine gitmek için defalarca telefonumu sattım... O tarihlerde otellerdeki eğitimler konaklamasız 300, 400 lira... Otel bahçesinde, lobisinde, Antalya'da ise mevsim de uygunsa sahilde konaklıyordum..."

'YERLİ VE MİLLİ OLSUN DEDİK'

Kendi şirketinizi nasıl kurdunuz?

"Uzun yıllar network'te bulundum. 200 bin kişi arasında ilk 15'e girdim. Sektörde 256 firma var, 250'si yabancı; ayda 1 milyon dolar kazananlar var. Sonrasında 'Neden Türkiye'de de yapılamıyor?' dedik ve duvara tosladık.  İşin kurucusu büyük bir kalabalık toplantıda bizi terk edip gitti. Oturduk, düşündük, 'Biz yapalım, kendi şirketimizi kuralım' dedik. Sonra eleme yaptık, 'ek gıdalara hâkim, sahanın tozunu yutan kişilerle birlikte yürüyelim' dedik. Sistemin aksayan, eksik, insanı zora sokan yönlerini biliyorduk. Yabancı firmaların kazançları yurt dışına gidiyordu. Biz kazancı tabana yayan bir sistem oluşturduk. İlk tartışmalarımızı Ankara'da yaptık, komik ürünlerimiz vardı, kendimiz kullana kullana, tecrübe ede ede öğrendik. Kararlar aldık, insanlara anlatmaya başladık. Bin kişilik salon tuttuk, 7, 8 kişi geldi. Vazgeçmedik. Eczacılara, doktorlara projemizi anlattık... 2002 yılında ölüm yaş ortalaması 60'tı, sağlıklı beslenmeyle bunun yukarı çekilebileceğini anlattık. Dershanelerde, otobüs terminallerinde, çay bahçelerinde sunum yaptık. 31 Mayıs 2015'te açılışımızı yaptık. 3 direktörümüz vardı, Bergama'da 200 kişinin beklendiği toplantıda 30 kişi vardı."

'BİLECİK, SÖGÜT VE ERTUĞRULGAZİ TÜRBESİ'

Pek kolay olmamış!

"Yabancı şirketteyken dünyayı gezmiştik. Biz milli bir şirketiz, 'Türkiye'yi gezelim' dedik. İlk gittiğimiz yer Bilecik, Söğüt, Ertuğrul Gazi'nin, Hayme Ana'nın türbesi oldu... Şeker hastalığımın başladığı dönemlerdi, şekerde 850'yi görmüştüm. İnsülin kullanıyordum. Bol spor yaptım. Gıda takviyeleri kullandıktan sonra iki ay içerisinde insülini bıraktım. Burada sağlığın kıymetini ve yaptığım işin insan sağlığına ne kadar büyük katkısı olduğunu iyice anladım. Başkasına yardım etmek istiyorsanız, önce kendinize yardım edeceksiniz. Bugün Düzce Üniversitesi ile proje protokolü yapıp, Teknopark'ında AR-GE laboratuvarı oluşturuyoruz. Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi'ne Türkiye'den kabul edilen tek network firması olabilme düzeyine geldik.  Yüzlerce bilim insanı ürünlerimizle ilgilendi. Sektörde bir ilke imza atarak temsilcilerimize Düzce Üniversitesi ile ortaklaşa, işletmeden sağlığa ve tıbbi bitkilere dek geniş kapsamlı bir sertifikalı akademik eğitim düzenleyebiliyoruz. Bugün Aymnet, 7 bin üyesi, 250 bin müşterisi olan ve çok ciddi cirolar yapan bir şirket konumunda."

Gerçek sayfadan alıntıdır. Tıklayınız.


 
Ana SayfaHakkımızdaÜniversite OnaylıDüzce Teknopark ÜyesidirGerçek Bir HikayedirYerel ve Ulusal BasınÜyemiz OlunResim GalerisiBize Ulaşın